BÖBREK KANSERİ NASIL OLUŞUR?
Tüm tümörlerde olduğu gibi böbrek tümörleri de hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalması sonucu oluşur. Çoğalan hücreler kitle oluşturarak etraf dokuya ve uzak organlara yayılabilir. Böbrek tümörleri genellikle (%85) böbrek hücrelerinden köken alır (renal hücreli karsinom). Böbrek içerisindeki idrar kanallarını döşeyen hücrelerden köken alan tümör ise (transizyonel hücreli karsinom) daha az oranda görülmektedir. Bunlar haricinde daha nadir görülen tümör tipleri de vardır.
BÖBREK TÜMÖRLERİ HANGİ BELİRTİLERİ VERİR?
Böbrek tümörleri genellikle başka bir sebeple yapılan ultrason veya tomografi ile saptanır. Hastaların erken evrelerde herhangi bir şikayeti yoktur. Hastalık ilerledikçe bazı şikayetlere sebep olurlar:
1. İdrarda kanama (gözle görülen veya idrar tahlili ile saptanan)
2. Karında şişkinlik
3. İştahsızlık- halsizlik-kilo kaybı
4. Yan ağrısı
5. Kansızlık, solukluk
6. Bacaklarda şişme
BÖBREK KANSERİ TEŞHİSİ NASIL KONULUR?
Şikayetlerinin araştırılması sırasında veya tesadüfen ultrason çektirip böbrekte kitle saptanan hastalarda daha detaylı incelemeler yapmak gerekir. Bu amaçla MRG (manyetik rezonans görüntüleme) veya ilaçlı tomografi (kontrastlı BT) çekilir.
Böbrek kanseri olanlarda sıçrama olasılığından dolayı akciğer (toraks) tomografisi de çekilir. Bu görüntüle yöntemleri ile kitlenin boyutu, yerleşim yeri, ana damarlar ve idrar kanalları ile ilişkisi, başka bir yere veya komşu organlara (dalak, karaciğer, pankreas, böbrek üstü bezi veya lenf bezleri) yayılıp yayılmadığı ve kitlenin yapısı hakkında bilgi edinilir. Evreleme yine görüntüleme yöntemleri ile yapılır ancak çekilen tomografi veya emar kitlenin iyi veya kötü huylu ayrımını kesin yapamaz.
Tümörün iyi huylu veya kötü huylu olduğunun kesin ayrımı sadece ameliyatla çıkarılan kitlenin patolojik incelemesi ile mümkündür.
BÖBREK KANSERİ TEDAVİSİ
Böbrek tümörlerinin esas tedavisi cerrahidir. Tümörlü böbrek dokusunun çıkarılıp, sağlıklı-kansersiz böbrek dokusunun korunması temel prensiptir. Bu ameliyata parsiyelnefrektomi yani tümörlü böbrek dokusunun çıkarılması denir. Aşırı büyümüş, böbrek damarlarını tutmuş, böbrek içinde çok sayıda olan tümörlerde maalesef böbreğin etrafındaki yağlı doku ile beraber çıkarıldığı radikal nefrektomi ameliyatı yapıyoruz.
Parsiyel veya radikal nefrektomi ameliyatı açık veya kapalı (laparoskopik veya robotik) yöntemlerle yapılabilir. Laparoskopik ve Robotik cerrahi, açık cerrahiye göre daha kısa hastanede kalış süresi, daha az ağrı kesici kullanımı, daha çabuk işe ve sosyal hayata dönüş ve daha az yara izi gibi avantajlar sağlamaktadır. Laparoskopik radikal nefrektomi şu an standart tedavi olarak kabul edilmektedir.
Cerrahiye uygun olmayan veya metastatik (uzak organlara sıçramış) böbrek tümörlerinde kemoterapi uygulanabilmektedir.
Böbrek içindeki idrar yollarını döşeyen hücrelerden (değişici-transizyonel hücre) köken alan tümörler toplayıcı sistem tümörleri (transizyonel hücreli karsinom) olarak adlandırılır. Bu tümörlerin tedavisinde böbrek, idrar kanalı (üreter) ve idrar kanalının mesane (idrar kesesi) bağlantısı cerrahi olarak çıkarılır. Bu ameliyata radikal nefro-üreterektomi denir.
LAPAROSKOPİNİN AVANTAJLARI NELERDİR?
En büyük avantajlarından birisi daha önce 20-30 hatta bazen 40 cm civarında yapılan kesilerin yerine çok küçük kesiler yapılmasıdır. Bu sadece kozmetik açıdan iyi bir görünüm değil, aynı zamanda daha çabuk ve daha sorunsuz iyileşme demektir. Özellikle şeker hastaları gibi yarası geç kapanan veya enfeksiyona yatkınlığı olan hastalarda bu durum çok daha önemli hale gelmektedir. Bunun yanı sıra hastaların daha çabuk iyileşmeleri nedeniyle hastanede daha az kalmaları, günlük yaşam aktivitelerine daha çabuk dönmeleri ve işlerine de daha çabuk başlayabilmeleri avantajlarını sunar. Yine ameliyat sonrası hastaların daha az ağrı duymaları ve daha az ilaç kullanma avantajları vardır. Özellikle deneyimli ellerde ameliyat süreleri de açık ameliyatlardan daha kısa sürmekte ve hastanın daha az anestezi alması sağlanmaktadır.